, sinema sektöründe yaşanan sıkıntıya ilişkin,"Benim görüşüm, bu salgın bitip her şey normale döndüğünde de sinema, çok kolay normale dönemeyecek. İnsanlarda bir paranoya bırakacak ve kapalı ortamlardan insanlar uzak duracak. Bundan dolayı, sinemanın bir-iki yıl ciddi sekteye uğrayacağını düşünüyorum." dedi.
"Bu musibet hastalıktan bir an evvel ülkemiz ve bütün dünyanın kurtulması dileği ve temennisiyle... Bana göre sinema sektörü, bu salgından birinci derecede zarar gören sektörlerden biri oldu. Bunu bir sinema işletmecisi olarak da söylüyorum. Bu dönemde beş tane sinemamız kapandı. 11 Mart 2020'de sinemalarımızı kapattık. O günden bugüne de kapalı. Personelimiz evinde oturuyor. Projelerimiz vardı. Dumlupınar vardı.
Ben hayatımda ilk defa önümü göremiyorum şu anda. Ne olacağını bilemiyorum. Plan, program yapamıyorum. Yeni proje mi yapayım? Nasıl bir şey yapayım, bilmiyorum. Hiç önümü göremiyorum. Bir de bunlardan daha önemlisi bence bu salgın döneminde maalesef ki yabancı kaynaklı dijital platformlar haksız şekilde güçlendi. Bunun bizim açımızdan ekonomisini bir tarafa bırakıyorum.
"Çok güzel planlarım var ama hayatım boyunca asla ne bu korona ne de bu pandemiyle ilgili bir şey yapmam. Çünkü insanların bugünleri tekrar hatırlamak isteyeceğini düşünmüyorum. Bugün büyük acılar yaşanıyor. Her gün memleketimizde yüzün üzerinde ocağa ateş düşüyor. İnsanlar vefat ediyor. Hepsine Allah rahmet eylesin. Bu kolay değil, bu acı da kolay değil. Allah sabırlar versin ailelerine.
"Bizim iki alternatifimiz var ya sinemaya film üretmeye inatla devam edeceğiz ya da ekonomik şartları düşünüp dijital platformlara film üreteceğiz. Aslına bakarsanız, biz bir şirketiz ve sektörüz. Ben Ayla filmini çektim. Hiçbir dijital platformun yayın bedeli, bu filmin prodüksiyon bütçesini karşılayamaz. Buradaki tehlike şu; evet sektör bir şekilde devam eder ama büyük filmler yapılamaz.
"Onlarla da konuşuyoruz. Orada da şöyle bir sıkıntı var bizim için, dijital platformların Türk filmleri için belirledikleri, sabit bir bütçe var. Mesela biz Ayla'yı 2016'da çektik. 2016'da en pahalı, en bütçeli sinema filmiydi. 2017'de Müslüm'ü çektik. Müslüm de öyleydi.
Derin bir konu. Iki mecradada aynı yükseklikte emeğin karşılığı verilseydi, fikri ne olurdu. Kaldıkı emek demişken, geçmişte film çekerken, oyuncular kendini paralarken, bugün ağırlık sanal-desk te uyarlanmasına ne demeli. Emeğininin karşılığı o oranda düşmeli mi. Aksine utopik
Öyle olsaydı dijital medya platformları olmazdı. Beceriksizlğin suçunu korsana atmayın. Hiçbir site yerli yapım paylaşmıyor destek olmak için.
Türkiye Son Haberler, Türkiye Manşetler
Similar News:Diğer haber kaynaklarından derlediğimiz buna benzer haberleri de okuyabilirsiniz.
Kaynak: TRT HABER - 🏆 12. / 53 Devamını oku »
Kaynak: ANADOLU AJANSI - 🏆 19. / 51 Devamını oku »
Kaynak: Sabah Gazetesi - 🏆 22. / 51 Devamını oku »
Kaynak: ANADOLU AJANSI - 🏆 19. / 51 Devamını oku »
Kaynak: TRT HABER - 🏆 12. / 53 Devamını oku »
Kaynak: Mynet - 🏆 1. / 68 Devamını oku »