Romanlarda, öykülerde, biyografilerde bu tanıma sıkça rastlardık. Sandığın dibine, yatağın altına, çekmecenin gözüne konulan ve ölünceye kadar dokunulmayan çok az miktarda para için kullanılırdı. Dünya malında gözü olmayan, namuslu, çalışkan, saygın insanları anlatırken içinde “kefen parası” geçen şu cümleler yazılırdı: Öldüğünde yelek cebinden kefen parası çıktı. Bütün serveti buydu. O günlerde Türkiye, “Ya İstiklal Ya Ölüm” diye başladığı Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkmıştı. Kefen bezi bile üretemiyordu.
Çalışkan olmalıydık.
Güveni yüksek.
Ve ileri bir ülke.
“Yurtta sulh- dünyada sulh” diyebilmek için her alanda tam bağımsız, kendi üretimi kendine yeten olmaya mahkumduk.
Kefen bezi ürettik.
Gömleklik, perdelik.
Döşemelik kumaş.
Bugün belediyeler, muhtaç durumda olanlara bedava kefen bezi veriyorlar. Böylece “kefen parası” deyimi tarihin sayfalarında gömüldü, unutuldu. 100 yıl sonra bugün yeniden hortladı. Üç gündür gazete manşetlerinde; “Kefen parasına muhtaç kaldık” haberleri çıkıyor.

★★★

Ne olmuş?
Merkez Bankası, savaş gibi, afet gibi, kıtlık, karmaşa gibi öngörülemeyen durumlar için ayırdığı kara gün parası “ihtiyat akçesini” bütçeye ekleme kararı almış. Ankara’da merkez yönetimin bütçe harcamalarında hedefleri o kadar fazla zorlamışlar ki Merkez Bankası 40 milyar TL ihtiyat akçesini merkezi bütçeye aktarmak zorunda kalmış.
Doğru mu?
Yanlış mı?
Susmak, doğrulamaktır.
Dün bütçe açıklandı.
Açık dev olmuş.
Bu da enflasyonun daha da fırlayacağı, dövizin daha da artacağı; “faiz-döviz-enflasyon sarmalının” yükselerek, acıtarak, ağlatarak devam edeceğini gösteriyor.
Dün işsizlik de açıklandı.
İşsizlik de yükseliyor.
İşsizlerin sayısı son 10 yılın en yüksek rakamına ulaştı ve İsviçre’nin, Finlandiya’nın, Hollanda’nın nüfuslarını neredeyse yakaladı.
Durgunluk devam ediyor.
Ve enflasyon yükseliyor.
İyi durumda olan tek gösterge; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen modelin yarattığı bol harcamalar. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, gözünü “ihtiyat akçelerini” de harcamaya diktiği günlerde ülkede işsizlik ve bütçe açığı birlikte patladılar.

★★★

Dış borç yüksek.
Rezervler eridi.
Yüksek faiz ödenerek bulunan yeni borç dolarlar ile devlet bankaları, içeride “azgın kur artışını” önlemeye çalışıyorlar.
Söz vermişlerdi.
İlk 100 günde.
Türkiye uçacaktı.
300 gün geçti.
Kefen parasını da yiyorlar.
Sarayın modeli çöktü!