FETÖ elebaşının 30 yıllık darbe hayali cezalandırıldı

1982 yılında Hava Harp Okulu’na giren Gürol Doğan, bir gün koğuş nöbeti devir teslimi sırasında hapşırdıktan sonra “Elhamdülillah” diyen arkadaşı Semih Koşucuoğlu’na “Çok yaşa” yerine “Yerhamükellah” dedi.

Haberin Devamı

Daha önceki hayatları ile ilgili bilgileri yoktu ama birbirlerini tanıyorlar gibiydiler. İkisi de o zaman “Cemaat” olarak bilinen Fetullahçı Terör Örgütü’nün “Altın Nesil” denilen elemanlarıydı.

Semih Koşucuoğlu onu, okuldaki diğer örgüt üyeleri Şaban Umut, Aydın Gündüz, Hakan Evrim, Semih Uğur Buldu ile tanıştırdı. Örgüt evinde toplantılarla geçen yılların ardından 1986’da sıra örgütün mahrem imamlarından hipnodendist Mehmet Ayvacı eşliğinde Altunizade’de FEM dershanesinin beşince katındaki yerinde örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile görüşmeye gelmişti.

Gülen hepsiyle tek tek tanıştı, kısa bir süre sonra her biri Hava Kuvvetleri mensubu olacak örgüt üyesi öğrencilere hedefini açıkladı: “Bizim işimiz çok uzun soluklu bir iş, acele etmeyin ve kendinizi belli etmeyin. Askeriyede, maarifte, emniyet içerisinde ve bunların etkin yerlerinde yerimizi alacağız. En az 20-30 sene içerisinde harekete geçtiğimizde kimsenin yapacak bir şeyi kalmayacak zaten” dedi.

Haberin Devamı

FETÖ elebaşının 30 yıllık darbe hayali cezalandırıldı

DARBECİ KADRO

Tam da Gülen’in dediği gibi 30 yıl geçmiş, 15 Temmuz 2016 günü TSK içindeki FETÖ’cüler darbeye kalkışmıştı. 30 yıl önce FETÖ elebaşından duyduklarını, örgütte yaşadıklarını, kopuş sürecini 15 Temmuz darbe girişiminden 9 ay önce 7 Kasım 2015 günü İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’ne verdiği ifadede ayrıntılı anlatan Gürol Doğan, 2006’da yarbay rütbesiyle emekli olmuştu.

Ama onunla aynı toplantıya katılan diğer FETÖ elemanları, 30 yıl önce kendilerine verilen görevi ifa etmek için darbe girişiminde rol alacaklardı.

O toplantıya katılanlardan Uğur Buldu, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda Tuğgenaral oldu. 15 Temmuz gecesi Ankara 11. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanı olarak görev yaptı.

Hakan Evrim, Hava Kuvvetleri’nde tuğgeneral oldu. Darbenin merkezi Akıncı Üssü komutanı olarak en aktif görevi icra etti. Darbecilere direndiği için derdest edilip Akıncı Üssü’ne getirilen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a, “Sizi kâinat imamımızla görüştürelim” teklifini yapan da, Akıncı’daki sivil imamlara baş selamı veren de oydu.

Haberin Devamı

Aydın Gündüz, Hava Kuvvetleri’nde tuğgeneral oldu. Darbe girişimi sırasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel ve Plan Yönetim Daire Başkanı olarak görev yaptı

Şaban Umut, Hava Kuvvetleri’nde tümgeneral oldu. Darbe girişimi sırasında Milli Savunma Bakanlığı Teknoloji ve Koordinasyon Yardımcısı görevindeydi.

Semih Koşucuoğlu, tuğgeneralliğe kadar yükselerek emekli olmuştu. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gözaltına alındı ve rütbeleri söküldü.

FETÖ elebaşının 30 yıllık hayalini gerçekleştirmek için yalnızca TSK içindeki örgüt üyeleri değil, onların yöneticisi konumundaki “sivil mahrem imamlar” da işbaşındaydı.

DARBENİN ANATOMİSİ

O hayalin operasyon merkezi, Ankara’daki Akıncı Üssü idi. FETÖ’nün sivil imamları, Adil Öksüz başkanlığında, Kemal Batmaz, Harun Biniş, Nurettin Oruç, Hakan Çiçek darbe girişimini yönetiyor, Amerika’daki FETÖ elebaşı ile irtibatı sağlıyorlardı.

Haberin Devamı

25 Aralık 2015’de Ankara’da başlayan darbe toplantılarının sonuncusu, 6-7-8-9 Temmuz 2016 tarihinde Ankara Konutkent’te kiralanan villada yapıldı.

Her toplantı sonrası Amerika’ya, FETÖ elebaşının yanına giden Adil Öksüz ve Kemal Batmaz, son Pensilvanya ziyaretlerini 11 Temmuz-13 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirdiler. Bu 12’nci ziyaretleriydi; 16 Temmuz 2016 sabaha karşı 03.00’te başlayacak darbe planlarını FETÖ elebaşına onaylattılar. Ancak bir binbaşının kendisine verilen, “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kaçırılacağı helikopteri kullanma görevini” 15 Temmuz günü öğlen saat 14.30 gibi MİT’e bildirmesi, FETÖ’nün tüm planlarını altüst etti.

MİT ve Genelkurmay arasında kurulan irtibat ve karargâhta verilen bazı emirler üzerine, FETÖ’cüler darbe planlarının öğrenildiğini düşündü. 16 Temmuz saat 03.00’te başlayacak darbe girişimi, 15 Temmuz saat 21.00’e çekildi. Çalışma odasında darbeyi Hulusi Akar’a tebliğ eden de Tuğgeneral Mehmet Dişli idi. Direnişle karşılaşınca diğer kuvvet komutanlarıyla birlikte Akıncı Üssü’ne götürüldü.

Haberin Devamı

Akıncı Üssü’nde bulunan sivil imamlardan Hakan Çiçek, acil gelişmeyi telefonla Pensilvanya’daki elebaşı Gülen’e bildirdi. Namazda olduğunu söylemelerine rağmen “Çok acil, gerekirse namazı bozsun” diye mesaj yazdı.

DİRENENLER VE SAKLANANLAR

Ne olursa olsun amaçlarına ulaşacaklarını düşünüyorlardı ama hesap etmedikleri bir şey vardı: Türk milleti. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbesinden hatta 28 Şubat postmodern darbesinden farklı olarak Türk milleti, darbe girişimin başladığı ilk dakikalardan itibaren direnişe geçti.

Kendilerini beğenmiş kimileri bankamatikten para çekmek, kimileri marketlerden ekmek, makarna, kimileri arabalarına benzin almak için sokağa çıksa da “makarnacılar” diye küçümsenen yoksul halk, demokrasiyi kurtarmak için sokakta can veriyordu. O gece 251 insanımız şehit, 2 bin 193 kişi de gazi oldu.

Haberin Devamı

Tüm dünya, “Atatürkçüler darbe yapıyor” zanneden, önlerinden geçen tankları alkışlayan hatta kadeh kaldıran, 15 Temmuz gecesi saklanacak yer arayan, camilerden okunan salalarla halkı direnişe çağıran 120 müezzin ve hocayı darp eden korkak, fırsatçı, “gerçek makarnacıları” gördü.

AKP’li Davutoğlu gibi “güvenli evlerde” saklananları da, Başbakan Binali Yıldırım telefonda “Darbeye karşı halkı sokağa davet edeceğiz” dediğinde, “Halkın güvenliğini kim sağlayacak?” diyerek sabaha kadar Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde saklanan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu gibi daha sonra “kontrollü darbe” diyen liderleri de gördü.

TARİHE GEÇEN YARGILAMA

Ve o darbenin merkezi olan Akıncı Üssü davası dün sonuçlandı. Bir terör örgütüne, yıkmak istediği hukuk eliyle yürütülen 3 yıllık yargılama dünya tarihine geçecek şekilde sonuçlandı. Bazen şehit ailelerinin, gazilerin bile sanıklar tarafından hakarete uğradığı yargılamada, mahkeme heyeti de sayısız tehdide rağmen sonuna kadar tanıdığı savunma haklarıyla hukuk tarihine geçti. 31 Mart 2017 tarihli iddianameyle açılan, 4’ü sivil, 365’i tutuklu, 104’ü tutuksuz, 6’sı kaçak toplam 475 askeri rütbeli subay-astsubay sanığın yargılandığı dava, dün Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sonuçlandı. 4’ü sivil, 15’i subay, 19 örgüt yöneticisi sanığın da bulunduğu 356 sanığın, 291’ine ağırlaştırılmış müebbet hapis, 46 sanığa müebbet, 6 sanığa 16 yıl 8 ay, 7 sanığa 16 yıl hapis, 5 sanığa 13 yıl 4 ay hapis, 1 sanığa 12 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

CEZALAR GİBİ GÜLÜNÇ YALANLARIYLA DA TARİHE GEÇTİLER

BU davanın önemli bir özelliği, darbe girişimini yöneten sivil imamların yargılanmasıydı. Örgütün sivil imamları; Hava Kuvvetleri Komutanlığı Sorumlusu Kemal Batmaz, Jandarma Komutanlığı sorumlusu Nurettin Oruç, Deniz Kuvvetleri sorumlusu Hakan Çiçek ve Harun Biniş, anayasayı ihlal suçundan 1, cumhurbaşkanına suikast suçundan 1, kasten öldürme suçundan iddianamede belirtilen maktul adedince 77 kez olmak üzere toplam 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı.

Evet, dava bu yönüyle tarihi öneme sahipti ama bir de gülünç kısmı vardı. O da sivil imamların Akıncı Üssü’nün bulunduğu Kazan’da yakalanmalarına ve üsteki güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerine rağmen söyledikleri yalanlardı.

Kemal Batmaz ve Harun Biniş, darbe sabahı Akıncı Üssü yakınlarında yakalandıklarında, “üssün bulunduğu Kazancı’ya tarla bakmaya geldiklerini” söylediler. Güvenlik kamerası görüntüsüne ise “Bana benziyor ama ben değilim” diye yalan söylediler.

Nurettin Oruç ise hayvancılık ile ilgili bir belgesel çekmek için Akıncı yakınlarında olduğunu söyledi, kameradaki görüntüsü içinse “Reklam yerleştirme gibi adam yerleştirme yapmışlar” gibi bir gülünç yalana sığındı. Hakan Çiçek ise Akıncı’da bulunma gerekçesini, “Okul tanıtımı için sosyal bir etkinliğe katılmak üzere gittim” şeklinde bir yalana bağladı.

Mahkeme onların yalanlarını da tehditlerini de kayda geçirdi. Bu davadaki karar, yalnızca onların yalanlarının değil FETÖ elebaşının 30 yıl önce ifade ettiği “En az 20-30 sene içerisinde harekete geçtiğimizde kimsenin yapacak bir şeyi kalmayacak zaten” şeklindeki hayalinin de sonuydu. Türk milleti onların hayallerini tuzla buz etti. Ne 15 Temmuz’u, ne şehit ve gazilerimizi, ne FETÖ’cülerin ihanetini ne de tüm delillere rağmen Amerika Birleşik Devletleri’nin FETÖ elebaşı Gülen’i hâlâ koruduğunu unutmayacağız.

Yazarın Tüm Yazıları