Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

İş işten geçmeden!..

Nefret öyle bir beladır ki bünyede akıl izan bırakmaz. Haliyle, farklı düşünmek, "hakikati birlikte aramanın" avantajı olmaktan çıkar.
Dahası, farklı fikir "uyuz köpek" muamelesi görmeye başlar.
O kadar ki hakikat diye bir şey yoktur artık, sadece "algı" vardır!
Herkes kendi "gerçeğine" kapanmıştır, daha doğrusu algı faaliyetine. Nasıl anlatsam; kendi kendini zincire vurup zindana atmıştır ama farkında bile değildir.
"Bir insan" demişti Wittgenstein, "Kilitli olmayan, sadece içeriye doğru açılan bir kapıyı sürekli itiyor, bir türlü çekmeyi akletmiyorsa orda (odada) hapis demektir."
Bunca algı operatörleri de zaten "akletmeye" engel olmak için vardır.
Herkes mahdut kelimelerle inşa edilen "vasatlıkta" eşitlenmiştir.
Twitter mecrası da bunun merkez üssüdür. Ne sandınız; zulme uğrayanların babalarının hayrına kurulmadı bu mecra...
Yaşadığımız ultra modern enformasyon çağıdır ama körleşme azalacağına hiçbir çağda olmadığı kadar artmıştır.
Vaziyet mi? "Gözleri vardır görmez, kulakları vardır işitmez..." mesabesindedir.
Bu "vasatlık" merkezlerinde modern gettolara hemen her gün gıdaları zerk edilir!
Gıdaları da malum; hayli zamandır müptelası oldukları "nefrettir."
Nefretle malul hale geldikleri için de hiçbir şeyi sorgulamazlar. En pespaye yalan olsa da fark etmez, yeter ki nefret ettiğinin zevaline neden olacağını düşünsün!
Bu yüzden yalanları / kurguları deşifre edildiği halde hiç umursamıyorlar!
Yalan söylemek onursuzluktur ama bu da umurlarında değildir. Zira, "onur" da nihayetinde cibilliyete mündemiçtir.
"Kaos" çıkartmak için etnisite asabiyetini nasıl devreye sokmaya çalıştıklarını Barış Çakan hadisesinde gördünüz işte!
Barış Çakan'ın Kürtçe müzik dinlediği için öldürüldüğü yalanına, Hasan Cemal'den Banu Güven'e, Mehmet Bekaroğlu'ndan Emre Uslu'ya kadar nefretle malul hale gelen kim varsa büyük bir coşkuyla sarıldı.
Çok heyecanlıydılar!
Menfur cinayeti, ABD'de George Floyd isyanına benzer bir "kalkışma" hayaline meze yapmak istediler.
Nefret gözlerini öyle kör etmişti ki şuncağızı bile göremediler:
Algıyla zehirledikleri sosyolojiyi ırkçılık üzerinden kışkırtmak istedikleri Erdoğan iktidarını gerçekleştiren sosyolojinin 2 büyük siyah kahramanı vardı. Biri Muhammed Ali diğeri İslam'ın aziz şehidi Malcolm X.
Bir de, Kürtçe müzik dinlemek şöyle dursun, Erdoğan döneminde TRT bünyesinde Kürtçe yayın yapan müstakil bir kanalın varlığını bile unuttular.
"Devlet teröristtir" diyenleri bağırlarına bastıkları için olsa gerek Valilik veya İçişleri Başkanlığı'nın Barış Çakan açıklamasını iplemediler.
Olay yeri tanıklarından Barış Çakan'ın arkadaşının anlattıklarını da duymazlıktan geldiler.
Ne zaman ki evlat acısıyla yüreği yangın yerine dönen Barış Çakan'ın babası oğlunun müzik dinlediği için değil, ezan okunurken araç içinde yüksek sesle müzik dinleyenleri uyardığı için araç içindekiler tarafından öldürüldüğünü anlattı, susmak zorunda kaldılar.
Sadece sustular, tweetlerini silmediler, birçoğunun mahut yalanı hesaplarında duruyor hâlâ.
Bunlar psikolojik harbe memur profesyonel kötülerdir.
Neyse ki iç savaşa aşeren bu profesyonellerin mahut "yalan terörünü" hakikat gönüllüleri deşifre ettiler.
Fakat, durmayacak, her fırsatı deneyeceklerdir.
Agah olmak, iş işten geçmeden behemehal önlem almak şart.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA