Geçici de olsa ulusal birliği temsil eden bir makam sahibinin dikkat etmesi gereken durum ve tutumların başında toplumsal barışı korumak, hiçbir ayırım gözetmeden yurttaşlarına karşı aynı duyarlık ve ilgiyi göstermek, görevi kapsamındaki çalışmalarında eşitlikten ayrılmamak, partizanlıktan uzak kalmak gelir. Oysa Bay RTE Anayasa’nın 103. Maddesine göre içtiği and da geçen “.. görevi tarafsızlıkla yerine getirmek..” ve 104. Maddesindeki “.. Türk Milleti’nin birliğini temsil etmek..” yükümlülüklerine tümüyle aykırı biçimde davranmaktadır. Bir parti genel başkanlığının tarafsızlıkla nasıl bağdaşabildiğini anlamak olanaksızdır. Ayrımcı, yanlı, suçlayıcı ve kışkırtıcı konuşmalarının son örneği, salgın nedeniyle yazılanları okurken anamuhalefet partisine gereksiz çatmasıydı. Böyle günlerde hoşgörülü, anlayışlı, yatıştırıcı, birleştirici olmak gerekirken siyasal kavgaların ağırlığıyla ulusa seslenmek, bağışlanması ve hoşgörülmesi güç bir aykırılıktır. Ulusal birlik böyle temsil edilemez. Parti Genel başkanlığı ya da üyeliği, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığıyla asla bağdaşmaz. Anayasa’ya açık siyasal konum ve tutum hiçbir savunmayla giderilemez. Bay RTE’ın 4 Mayıs konuşması ortadadır.

İktidarın yangından mal kaçırır gibi atamalar yaptığını basından öğreniyor ayrımcılık ve kayırmanın boyutlarıyla koyu partizanlığın ibretlik örneklerini kınıyoruz. Ulusal dayanışmanın yeğlenip siyasal çekişmelerin geride bırakılması gereken günlerde ve durumlarda siyasal kuruluşların güven verecek, güven artıracak tutumlar izlemesi gerekirken aykırılıkları körükleyici kışkırtıcılık sürdürmesi hoş görülemez.

AKP liderinin “Çok çocuk yapmak” önerisi düşünce ağırlığıyla karşılanıyor. İşsizliğin boyutları her gün artarken, ekonomik güçlükler her gün yoğunlaşırken, eşit ve adaletli bir uygulama özlemi büyürken, iş-aş çekinceleri sürerken siyasal gösteri sözleriyle bir yere varılamaz, bir sorun çözümlenemez. Yurttaşlar arasındaki ilişkinin insanlık anlam ve değerlerine göre değil partilerine göre sürdürülmesi ilkellik belirtisidir. Sakıncaları ve zararları güçlükle önlenir ve ödenir.

Ulusa birlik ve dayanışma bir devletin en güvenilir gücüdür. Toplumsal barışın yaşanmadığı ya da gözardı edildiği bir yaşam insanlar için çekilmezliği tartışılmaz bir kötülüktür. Siyasal karşıtlıkların ve çalkantıların bu özelliğin bilinciyle yapılması gerekir. Tersine durumlar ve tutumlar, çöküntü ve yıkım nedenleridir. Seçim ve oy için, makam ve değişik çıkarlarla beklentiler için verilen ödünler yaşamı karanlığa taşıyan bozukluklardır.

Salgın hastalık günlerinde bile siyasal tutkuyu bırakmamak, ulusu birlik içinde dayanışmaya ve katlanmaya çağırmak yerine karşıtlıkları kışkırtmak asla uygun karşılanmaz. Devlet adamı sorumluluğu, particiliğin üstünde, hattâ ötesinde bir olgunluk, duyarlık ve özen gerektirir. Ulusun tümünü değil kendi partililerini, yandaşlarını, dayanaklarını düşünen siyasetçiler er-geç yaraşır oldukları sonuçla karşılaşırlar.

AKP’ nin neredeyse yakarma sayılacak istemlere karşın, FETÖ’yü teslim etmeyerek yandaşlığını ve desteğini açıklayan ABD’ye, koronavirüs yardımı yaparak argoda “yağcılık” denilen seslenişlerde bulunması ezikliğin dışa vurumudur. Üzücüdür.

Bay RTE’ın kısıtlayıcı, antidemokratik uygulamalarına hız verdiğinin yeni kanıtı Barolara ve Meslek Odalarına ilişkin buyruğudur. AKP’lilerin dörtelle sarıldığı, çalıştığı konuda bir hazırlık olmadığını söyleyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı ile Adalet Bakanı’nın yanıldığı belirginleşmiştir.