Holding patronları ile yoksulların hayatını eşzamanlı tehdit ediyor diye Covid-19’un demokrat olduğunu söyleyenler var.

Zengin ile yoksulun virüse yakalanma anındaki şartlarını iki saniye muhakeme etmek, bu tezin saçmalığını anlamaya yetecektir. Beştepe’ye yakın isimler forslu yüzüklerle kendi testini kendisi yapmıyor mu?

Covid-19 pandemisinde kritik haftadayız. Uzmanlar uyarıyor. Fakat iktidarın salgına dair attığı her adımın gecikmeli gelişi, hataların hesabının verilmeyişi (Suudi Arabistan’da salgın başlamışken Umre turlarını iptal etmemek gibi) ödediğimiz bedeli ağırlaştırıyor.

T500’E MUAFİYET

Piknik yapmayı yasaklayan iktidar, İstanbul’u bir uçtan diğer uca kat eden T500 otobüs hattını ve servis araçlarının muaf olduğunu duyurdu. Neden? Çünkü o hattaki otobüsler daha çok işçileri taşıyor. Piknik yasak ama Cengiz’in Cerattepe’deki maden faaliyeti serbest. Akkuyu’da 5 bin işçinin önlemsiz çalışmasına denetim yok.

Bu örnekler AKP iktidarının tercihini beklendiği gibi sermayeden yana yaptığını gösteriyor. Ve o büyük soru havada asılı duruyor hala:

Bedensel ve fikri emeği karşılığında ücretle geçinebilen, çalışmadığında temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelecek milyonlar ne yapacak?

Başta HALA doktoruna hemşiresine yeterli malzeme sağlanmayan hastaneler, sağlık çalışanları olmak üzere işçi, esnaf, emekçiler ne yapacak? İktidar bu sorunun cevabını vermek zorunda.

SÖZCÜ okurlarından ulaşan önerilerin de yer aldığı birkaç öneri:

Şeffaflık şeffaflık: Birçok gazeteciye ulaştığından emin olduğum güncel bir mezarlık videosu ürpertici. İstanbul’da olduğu söylenen yan yana kazılmış onlarca mezar çukuru ve yakının defni sonrası konuşan bir kadının çektiği görüntüler, resmi vefat sayılarını tekzip etmekle kalmıyor. Yakınlarını kaybedenlerin vedalaşamama ıstırabının korkunçluğunu yansıtıyor. Gerçek sayılar açıklanmalı, testler artırılmalı.

- KÖİ projelerine mücbir sebep: Bütçeden müteahhitlere ödenmek üzere 18.9 milyar TL ayrılan Kamu Özel İşbirliği projeleri kapsamındaki “uygulama sözleşmeleri” gözden geçirilmeli. “Mücbir sebep” maddeleri kamu lehine işletilmeli. Bizden gizlenen bu sözleşmelerde mücbir sebep maddeleri olduğunu biliyoruz. Sözleşmelerin dayanmak zorunda olduğu mevzuatta yer alıyor bu düzenleme. Temel metinlerde “salgın hastalık” mücbir sebep halleri arasında sayılıyor.

- KDV ÖTV kolaylığı: Çalışma mecburiyeti ile pandemi tehdidi arasında sıkışan halk için KDV, ÖTV kolaylığı getirilmeli. Temel gıda maddelerinden alınan dolaylı vergiler ihmal edilebilir orana düşürülmeli.

- KYK borçlarına askı: Üniversite mezunu olup iş ararken pandemiye yakalanan gençlerin Kredi ve Yurtlar Kurumu borçları ertelenmeli.

- Sahra hastaneleri artmalı: Salgının yayılma katsayısının yüksekliğine karşı sahra hastanesi inşaatlarının hızlanması gerekiyor.

- Örtülü ödenek salgına ayrılmalı: Her yıl bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5’ine karşılık gelen tutar Cumhurbaşkanı’na örtülü ödenek harcaması için ayrılıyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın 2020 bütçesinden “gizli hizmet giderleri” için harcayabileceği bütçe kaynağı, 5 milyar 410 milyon 105 bin 985 TL. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre Erdoğan, ocak ve şubat aylarında bu tutardan 342 milyon 456 bin TL kullandı. 5 milyar TL’nin üzerindeki bu ödeneğin hiç değilse bir kısmından vazgeçse, Covid-19‘a karşı alınacak önlemlerin gerektirdiği harcama kalemlerine aktarsa kötü mü olur...

Yönettiği halkın sağlığından daha yüksek bir memleket çıkarı olabilir mi?

Cezaevleri alarm veriyor


Cezaevlerinden yazan okurlarım, 10 kişilik koğuşlarda 20 kişinin kaldığını, yerlerde yatıldığını hatırlatarak, yönetimlerin aldığı önlemlerin yetmeyeceğini vurguluyor. Koğuşlara günde iki kez sayım, arama için giren infaz koruma memurları ya da jandarmaların ateşleri ölçülse dahi mesai bitiminde servise binip evlerine markete gittiğini anımsatıyor. Bu vesileyle vurgulayalım: TBMM’de görüşülecek “infaz” yasa teklifine gazeteciler ile şiddetle en ufak ilişkisi olmayan, gerçekte ifade özgürlüğü kapsamına giren “terör” suçlarından hüküm giyenler de dahil edilmelidir...