Cumartesi gününden beri sosyal medya merkezli bir saldırıyla karşı karşıyayım. Daha çok CHP’yi destekleyen sosyal medya kullanıcılarından geliyor.

Gerekçesi, yandaş medyada yer alan “Deniz Zeyrek’ten itiraf gibi sözler: “CHP, FETÖ’yü destekledi” başlığı ve Fox TV’de İlker Karagöz ile Çalarsaat Haftasonu programında söylediklerimin yüzde 10’unu içeren kısa bir video.

★★★

Videonun yüzde 90’lık bölümünde uzun uzun AK Parti’nin yıllarca FETÖ’ye imkanlar sunmasının, devletin kritik kurumlarını FETÖ’ye teslim etmesinin, özellikle de TSK’daki ortak operasyonların ülkeyi nasıl 15 Temmuz darbe girişimine götürdüğünü anlatmışım.

Son bölümünde ise bir kaç dakika AK Parti, FETÖ’yle birlikte orduyu yeniden dizayn ederken uyarılar yapan, FETÖ’nün planlarına her daim dikkat çeken, hatta FETÖ’nün hedefi olan CHP’nin, 2013’ten sonra hükümet FETÖ’yle kavgaya tutuştuğunda da aynı tavrını sürdürmesi gerektiğini söylemişim.

Bunu yaparken de somut örnek verip, CHP’nin (“düşünce özgürlüğü” ve “hukuk devleti” kaygılarıyla da olsa) Zaman Gazetesi ve Bank Asya’ya yönelik operasyonlara ön saflarda karşı çıkmasının doğru olmadığını savunmuşum.

Anlayacağınız bir taraftan devletin sır odasını FETÖ’ye teslim eden, “ne istediniz de vermedik” diyen ve verdikleriyle 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulanları kritik noktalara getiren AK Parti hükümetinin icraatlarını anlatmışım, diğer taraftan da CHP’nin AK Parti ile FETÖ arasındaki kavgada Zaman Gazetesi’ne ve Bank Asya’ya yapılan operasyonlara karşı çıkmasının hata olduğunu söylemişim.

Maruzatımı bu denli açık ifade etmişken, AK Parti-FETÖ ilişkisiyle ilgili söylediklerimin üzerini örtüp, konuşmamdan “Deniz Zeyrek’ten itiraf gibi sözler: CHP, FETÖ’yü destekledi” sonucunu çıkarmak, mesleki açıdan en hafif ifadesiyle çarpıtma!

★★★

Gelelim, CHP’yle ilgili eleştirime gösterilen tepkiye:

O günler çok da uzak değil. Hepiniz hatırlıyorsunuzdur.

Sol yelpazedeki onlarca basın kuruluşu/gazeteci hedefteydi. Kumpas davasını eleştiren gazetecilere koro halinde “darbeci” diyorlardı.

Gezi olayları sırasında gencecik fidanlar tekmeyle, polis kurşunuyla öldürülüyordu.

ODTÜ “ele geçirilecek kale” gibi görülüyor, ODTÜ öğrencileri hedef tahtasına konuluyordou.

FETÖ’ye dokunan gazeteciler, Atatürkçü komutanlar cezaevlerinde gün sayıyordu.

Böyle bir dönemde CHP’nin, bizlerin AK Parti-FETÖ kavgasını dışarıdan izlemesi, enerjimizi, imkanlarımızı, daha çok hak edenlerin hakkını hukukunu daha fazla savunmak için kullanması daha akılcı olmaz mıydı?

★★★

FETÖ’nün siyasi ayağı tartışması, ne yazık ki yanlış bir mecrada ilerliyor. Siyasi partiler, meseleyi birbirlerine karşı kullanacakları bir enstrüman gibi görüyor. Oysa mesele daha ciddi. Olanlardan ders çıkarıp, “eğitim”, “yardım”, “dindarlık” gibi insani konuların arkasına saklanan yapıların “devleti ele geçirme” fikrinin hayalini bile kuramayacağı bir ortam yaratmamız gerek.

Bu konuda en büyük görev de siyasetçilere düşüyor.


“Bir tarih yok olmasın!”


Kars Selim Boşkuş Köyü’nde doğup büyüyüp, İstanbul’da yaşayan okurum Mehtap Aydoğdu’dan çok önemli olduğunu düşündüğüm bir mektup aldım. Hem yetkililerin, hem siz okuyucuların ilgisine sunuyorum:

“Benim doğup büyüdüğüm köyümde tahmini tarihi 1930’lar olan bir ilkokulumuz vardı. Ve bu okulda çok güzel insanlar mezun olup, ülkenin bir çok yerinde görev yaptı. Benim Rahmetli babamda bu okulda hem ilkokulunu okudu hem yıllar sonra kendi okula öğretmen olarak dönüp bir çok öğrenci yetiştirdi. 

Geçtiğimiz yıl bu okulumuzda bir yangın çıktı. Ve okulun büyük bir bölümü yandı. Okulumuzda ana sınıfı dahil hem ilkokul hem de ortaokul kısmı vardı. Fakat okulda yangın çıkınca ortaokul kısmında okuyan öğrenciler Selim ilçesine gönderilerek eğitimleri devam ettirildi. 

Okulumuzun yapılması için bir şeyler yapmam lazım diye düşündüm. Kendi köy halkımla özellikle İstanbul’da yaşayanlar ile irtibata geçmeye çalıştım. Bir şeyler yapmak adına ama çok bir çözüm bulamadım. Belki köşenizde bu konuya azda olur değinebilirseniz belki köyümüz okula bir destek bulabiliriz. Bir tarihimiz yok olmasın istiyorum.”

Hadi bir el atalım!