Siyaset Bakan Soylu: Afrin, PKK tarafından dünyanın en büyük uyuşturucu merkezi haline getiriliyordu

Bakan Soylu: Afrin, PKK tarafından dünyanın en büyük uyuşturucu merkezi haline getiriliyordu

24.01.2020 - 10:27 | Son Güncellenme:

İçişleri Bakanı Soylu, "Afrin'de Zeytin Dalı Harekatı'nı yapmamış olsaydık Afrin, PKK tarafından dünyanın en büyük uyuşturucu merkezi haline getiriliyordu. Bütün bunlar nasıl bir süreçle karşı karşıya kaldığımızın en temel göstergesidir." dedi.

Bakan Soylu: Afrin, PKK tarafından dünyanın en büyük uyuşturucu merkezi haline getiriliyordu

Son dakika haberi I İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, PKK-Avrupa veya PKK-ABD ilişkisinin örtüşmediğini belirterek, "PKK onların ülkelerinde silahlı terör faaliyetinde bulunmadığı için uyuşturucu terörünü görmezden geliyorlar." dedi.

Haberin Devamı

Soylu, Antalya'nın Serik ilçesindeki Ela Quality Resort Otel'de düzenlenen "Narkotik Suçlarla Mücadele Değerlendirme Toplantısı"nda, hükümet olarak uyuşturucuya karşı verdikleri mücadeleyi anlattı.

Uyuşturucuya bağlı can kayıplarının sayısının 2012 ile 2016 arasında yaklaşık 5,5 kat artış gösterdiğin dile getiren Soylu, şunları kaydetti:

"162'den 920'ye çıkıyor, sadece 4 yılda. Sonraki yıl 941 olmuş. Sonrasında meseleyi Sayın Cumhurbaşkanımıza götürdük, talimatlarını aldık. Hatta birilerinin tepkisini alan o ifadeyi kullandık. Hani, 'Uyuşturucu satıcısını görünce kolluk kuvvetlerimize, polislerimize ayağını kırın' dedik ya. Yarın öbür gün Uluslararası İnsan Hakları Örgütünün Türkiye raporu açıklanacak. Raporda muhalefet partilerinin sık sık dile getirdiği 'Türkiye'de işkence' var iddiaları tamamen ortadan kaldırılıyor. Türkiye'de işkence yoktur. İkincisi Türkiye'de kötü muamele istisnai. 2017 ve 2016'daki darbe girişiminden sonraki görüntüleri kötü muamele kapsamına almaya çalışmış. Darbecilerin gözaltına alındığı noktaları. Bizim ona itirazımız var zaten. 'Uyuşturucuyla mücadelede yer yer kötü muameleye rastlıyoruz' diyor. Bir meseleyi tespit etmişler. Ciddi bir şekilde sahayı baskıladık. Okul önlerinden uluslararası sularda Libya açıklarına kadar, emniyet, jandarma, sahil güvenlik, sizler, hep birlikte, uyuşturucu kokusu aldığımız her noktaya müdahale ettik. Uyuşturucuya bağlı can kayıplarında 2018'de 657'ye düştük, 2019 rakamı şu an için 255. Adli tıp süreçleri tamamlanınca da öyle sanıyorum ki yine 500'ün altında bir rakamda 2019'u bağlamış oluruz."

Haberin Devamı

Uyuşturucuyla mücadelede Zeytin Dalı Harekatı'nın da önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkati çeken Soylu, "Orta Doğu'da oluşturdukları istikrarsızlık, gelir eşitsizliği, vekalet savaşları eliyle yürüttükleri terör ve şiddet, hem uyuşturucu ticaretini hem de göçü tetikliyor. Afrin'de Zeytin Dalı Harekatı'nı yapmamış olsaydık Afrin, PKK tarafından dünyanın en büyük uyuşturucu merkezi haline getiriliyordu. Bütün bunlar nasıl bir süreçle karşı karşıya kaldığımızın en temel göstergesidir." şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

"SON İKİ YILDIR OPERASYON SAYISI 140 BİNİN ÜSTÜNE ÇIKTI"

Avrupa Birliği'nin (AB) Uyuşturucu Piyasası Raporu'nda, 2002'den bu yana terör örgütleri listesinde yer alan PKK'nın organize suça karıştığı ve uyuşturucu ticareti yaptığının vurgulandığını dile getiren Soylu, aynı raporda AB'nin uyuşturucu piyasasının hacminin ise yıllık 30 milyar avro olarak ifade edildiğini, bu piyasanın neredeyse tamamının PKK'nın kontrolünde olduğunu bildiklerini ifade etti.

ABD ve Avrupa'daki birçok kurum ya da örgütün raporlarında, "PKK'nın uyuşturucu ile ilişkisi olduğunun" belirtildiğini anlatan Soylu, "PKK-Avrupa veya PKK-ABD ilişkisi örtüşüyor mu, elbette ki hayır. Şikayet eden de onlar, destekleyen de onlar. YıIlardır bunları yazıyorlar ama yıllardır da bu örgüte can suyu sağlamaktan, silah vermekten, militanlarına sığınma hakkı sağlamaktan, arka çıkmaktan, doğrudan mali yardim yapmaktan çekinmiyorlar. Şöyle bir yanılgı içindeler, PKK onların ülkelerinde silahlı terör faaliyetinde bulunmadığı için uyuşturucu terörünü görmezden geliyorlar." diye konuştu.

Haberin Devamı

Yeni sentetik maddelere karşı uyanık olmaları gerektiğini bildiren Soylu, bunu yaparken de lojistik kanalların kaynağına, üretildiği laboratuvara kadar takip etmek zorunda olduklarını kaydetti.

Bir alanı temizledikten sonra takibini ve denetimini de ihlal etmemeleri gerektiğini dile getiren Soylu, "Başarılı operasyonlar gerçekleştirdik. Saha operasyonlarında önemli bir ivme yakaladık. 2016'da 81 bin olan yıllık operasyon sayımız, son iki yıldır 140 binin üstüne çıktı. 2019 rakamımız 148 bin olarak gerçekleşti. Bu ivmeyi düşürmemek, mümkünse artırmak lazım. 2016'da 7 bin 641 olan tutuklu sayısı, 2019'da 25 bin 619 olarak gerçekleşmiştir." ifadelerini kullandı.

Bakan Soylu: Afrin, PKK tarafından dünyanın en büyük uyuşturucu merkezi haline getiriliyordu

Soylu, Serik ilçesindeki Ela Quality Resort Otel'de düzenlenen  "Narkotik Suçlarla Mücadele Değerlendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada,  programa uyuşturucuyla mücadelede 2019 yılında elde edilen büyük başarının  yanında, Diyarbakır'da 2 ton 379 kilogram, Sakarya ve İstanbul'da ise 1 milyonu  aşkın uyuşturucu hap ele geçirmenin moraliyle başladıklarını söyledi. Soylu, Serik ilçesindeki Ela Quality Resort Otel'de düzenlenen  "Narkotik Suçlarla Mücadele Değerlendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada,  programa uyuşturucuyla mücadelede 2019 yılında elde edilen büyük başarının  yanında, Diyarbakır'da 2 ton 379 kilogram, Sakarya ve İstanbul'da ise 1 milyonu  aşkın uyuşturucu hap ele geçirmenin moraliyle başladıklarını söyledi.

Haberin Devamı

"Cemil Bayık ve ortakları da derdine yansın." diyen Soylu, bu  zehirlerin PKK'nın olduğunu, bunu kendisinin değil Amerika'nın söylediğini  vurguladı.
ABD'nin 2009 ve 2011 yıllarında iki ayrı kararla PKK yöneticileri  Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Murat Karayılan'ı "uluslararası uyuşturucu  kaçakçısı" ilan ettiğini hatırlatan Soylu, dolayısıyla malın sahibinin de kimi  zehirlemek istediklerinin de belli olduğunu kaydetti.

Uyuşturucuyla mücadele konusunda Batılı ülkeleri eleştiren Soylu,  uyuşturucunun diğer suç türleriyle ilişkisinin, teröre nasıl kaynaklık ettiğinin  herkes tarafından bilindiğini dile getirdi.

Soylu, Almanya'nın ünlü Der Spiegel dergisinin 1995 yılında  PKK/KCK/PYD terör örgütünün Almanya'da 8 ile 12 yaş arasındaki çocuklara  sokaklarda uyuşturucu sattırarak bu paraları örgüte aktardığını yazdığını  anımsatarak şöyle konuştu:

"1996 yılında Paris Kriminoloji Enstitüsü, terör örgütü  PKK/KCK/PYD'nin Avrupa genelinde uyuşturucu nakli ve kaçakçılığını organize  ettiğini, örgütün sözde üst düzey yöneticilerinin PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığı  faaliyetlerine ilişkin Avrupa basınındaki gündemi değiştirmek üzere, şiddetli  yıldırma taktiklerini uygulamaktan hiç çekinmediklerini ve Avrupa'da uyuşturucu  bağlantılı suçlardan yakalanan Türk vatandaşlarının çoğunluğunun örgüt militanı  olduğunu veya bu örgütle sıkı bağı bulunduğunu rapor etmiş. ABD'nin Adalet ve  Dışişleri Bakanlıkları da PKK/KCK/PYD'nin terör eylemlerini finanse etmek  amacıyla eroin üretimi ve kaçakçılığı yaptığını raporlamış. ABD Dışişleri  Bakanlığı 1998 yılında örgütün uyuşturucu ticaretinden sadece pay almakla  kalmadığını, söz konusu uyuşturucunun Avrupa'da taşınmasında ve pazarlanmasında  da doğrudan rol aldığını ifade etmiş. Aynı yıl İtalyan mali polisi de PKK'nın  uluslararası uyuşturucu ticaretine doğrudan dahil olduğunu ve yasa dışı gelirler  elde ettiğini raporlamış. Daha 2002 yılında Almanya Başsavcılığı'nın  açıklamasında Avrupa'da yakalanan uyuşturucunun yüzde 80'inin PKK ile bağlantısı  olduğuna vurgu yapmış. 2007 yılında NATO'nun takviyeli ekonomik komite toplantısı  raporunda, yasa dışı narkotik endüstrisinin PKK/KCK/PYD'nin en karlı kriminal  faaliyeti olduğunu, Pakistan'daki uyuşturucu üretiminden Irak'ta damıtılmasına,  sokaklarda pazarlanmasından, Avrupa'da vergilendirilmesine kadar, PKK'nın  narkotik ticaretinin her safhasında yer aldığı belirtilmiştir. Bunlar sadece  birkaç örnek. Arkadaşlarıma söyledim. 'Bütün bu uzun listeyi İngilizce, Arapça,  Fransızca, Almanca, Kürtçe hepsini bir video haline getirin. Hem bütün dünyaya  hem de özellikle bu meselenin hedefinde olanlara bir vesile ile ifade edin'  dedim. "

Avrupa Birliği'nin (AB) Uyuşturucu Piyasası Raporu'nda, 2002'den bu  yana terör örgütleri listesinde yer alan PKK'nın organize suça karıştığı ve  uyuşturucu ticareti yaptığının vurgulandığı bilgisini veren Soylu, aynı raporda  AB'nin uyuşturucu piyasasının hacminin ise yıllık 30 milyar avro olarak ifade  edildiğini, bu piyasanın neredeyse tamamının PKK'nın kontrolünde olduğunu  bildiklerini dile getirdi.

"PKK AVRUPA'YI KANSER GİBİ SARMIŞTIR"

Batılı ülkelerin uyuşturucunun verdiği zararları görmezden geldiğine  işaret eden Soylu, "Amiyane tabirle kulaklarının üstüne yatıyorlar. Mücadeleleri,  takipleri bizim kadar sert değil. Bazı ülkelerde uyuşturucu kullanımı ile ilgili  yasalar, kişisel özgürlükler çerçevesinde düzenlenmiş. Cezası yok veya varsa çok  hafif. Ancak bizim Batı dünyasından bu meselede beklentimiz, uyuşturucu  yakalamaları noktasından ziyade uyuşturucuya kaynaklık eden meselelere  yaklaşımlarını değiştirmeleridir. PKK, Avrupa'yı kanser gibi sarmıştır. Alttan  alta çürütmektedir ve ne yazık ki buna karşı etkili bir tepkileri söz konusu  değildir." dedi.

Uyuşturucu meselesini birçok yönden ele alan bir yaklaşım içinde  olduklarını anlatan Soylu, "Birincisi bir güvenlik meselesidir, terörün mütemmim  cüzüdür. PKK ile hem terör noktasında hem de uyuşturucu noktasında mücadele  ediyoruz. Uyuşturucu meselesi, doğrudan gençlerimizi tehdit eden, nesillerimizi  ve geleceğimizi tehdit eden bir meseledir. Aynı zamanda en ufak bir ihmal ve  gevşeklik gösteremeyeceğimiz bir meseledir. Çünkü, sahada biraz boşluk  bulduğunda, riski ve oluşturduğu zararı çok hızlı artan bir meseledir." diye  konuştu.

Uyuşturucu ile mücadelede elde ettikleri başarının 15 Temmuz sonrası  ortaya koydukları yeni güvenlik konseptleri doğrultusunda olduğunu söyleyen  Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Terörden trafiğe, uyuşturucudan asayişe kadar tüm başlıklarda hem bir  strateji belirledik hem de teknik ve beşeri kapasitemizi ciddi şekilde arttırdık.  Bu arada kolluk birimlerimiz arasındaki entegrasyon ve koordinasyonu da aynı  şekilde arttırdık. Emniyet, jandarma ve sahil güvenlik, birbirleriyle hızlı  şekilde istihbarat paylaşıyorlar, ortak operasyonlar yapıyorlar. Sahada bir  yandan terör operasyonu, bir yandan uyuşturucu operasyonu yapıyoruz, bir yandan  da asayiş ekiplerimizin etkinliğini arttırıyoruz ve bunların her biri hem kendi  alanlarında hem de çapraz alanlarda sonuçlar üretiyor. Mesela terörle ilgili yol  kontrolleri yapıyoruz trafik kazaları azalıyor, terör operasyonları yapıyoruz,  mağaralarda uyuşturucu da bulunuyor. Yani bütüncül bir güvenlik yaklaşımı, daha  etkin sonuçlar üretiyor. Türkiye'nin bugün güvenlik alanında yaptığı budur. Bu  yaklaşım bütün güvenlik başlıklarında olumlu sonuçlar üretiyor."
Uyuşturucu meselesinde sahayı doğru tarif edip tanımladıklarını ve ona  göre adımlar attıklarını belirten Soylu, "Yaptığımız saha araştırmasında kullanan  kişilerin yüzde 40,8'inin uyuşturucuyu kendi evinde yüzde 24,3'ünün metruk  binalarda, yüzde 13,4'ünün de araç içlerinde kullandıkları anlaşılmıştır. Buradan  hareketle metruk binaların yıkımına ilişkin kararlı bir çalışma başlattık. Ülke  çapında 2019 Aralık verileriyle 85 bin 571 metruk bina tespit edilmiş ve bunların  54 bin 165'i yıktık. 17 bini de onarılarak metrukluk vasfı giderilmiş, 13 bin  882'sinin de yıkılma işlemi devam etmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Uyuşturucu ile mücadelede 2019 yılının rekorlarla geçtiğini dile  getiren Soylu, Sırbistan'dan Yunanistan'a kadar, Hollanda'dan İspanya açıklarına  kadar başarılı operasyonları 1 yıla sığdırma kabiliyetini elde eden polis  teşkilatını tebrik ettiğini söyledi.

Uyuşturucu ile milletin geleceğine saldırıldığına dikkati çeken Soylu,  "Çocuklarımızı zehirlemek istiyorlar. Üniversitelere, liselere musallat olmak  istiyorlar. Çocukları şebekelerinin ağlarının parçası yapmak için uyuşturucu bağımlısı haline getirmeye çalışıyorum. Ailelere sesleniyorum. 922 kaymakamımız  emrinizdedir. Başınız derde düştüğü andan itibaren kaymakamların kapısı sonuna  kadar açıktır." dedi.

Soylu, uyuşturucu ile mücadelenin 2020 yılında daha da başarılı  geçeceğine inandığını kaydetti.

Cezaevinde bulununan uyuşturucudan tutuklu ve hükümlü sayısının 63  bini aştığını anlatan Soylu, "Bu önemli bir rakamdır. Kolay elde edebilecek bir  iş değildir. Projeli operasyonlarınız için teşekkür ediyorum. Hem uyuşturucu  satıcısını hem de bunu ona sattıran aşağılık alçak adamlarını yakaladınız. Bugün  bizi, uyuşturucu karşısında dayak yiyen, gözü moraran, yere savrulan bir adamdan,  uyuşturucuyu ortadan kaldırmaya ant içmiş bir teşkilat haline döndürdünüz."  ifadelerini kullandı.

Uyuşturucuyla sadece operasyonlarla mücadele etmediklerini, eğitim ve  farkındalık çalışmalarına da önem verdiklerine işaret eden Soylu, "İşin bu  ayağını hızlandıramazsak kendimizi koruyamayız. Çünkü tehlike, az önce de ifade  ettiğim gibi özellikle sentetik uyuşturucu noktasında giderek büyüyor, ucuzluyor,  basitleşiyor. Düşünün ki bir genci kendisine iğne yapmaya ikna etmek var, bir de  sadece ağzına bir hap atmaya ikna etmek var. 'Baş ağrısına iyi gelir' diyerek  bile bunu başarabilirler. Yapıyorlar da zaten, 'zihnini açar, rahatlatır'  diyorlar, bir şekilde gencin aklına giriyorlar." uyarısı yaptı.

Kolluk kuvvetlerinin üniversitelerin yakınlarında bulunan mekanlara  dikkat etmesi gerektiğini bildiren Soylu, şunları kaydetti:

"Üniversitelerin olduğu illerde geceleri sabah 4-5'e kadar açık olan  birtakım mekanlar öğrencileri, kızlarımızı tuzağa çekiyor. 2020 yılı bunlarla  sonuna kadar mücadele edeceğimiz bir yıl olacak. Üniversite öğrencilerini sabaha  kadar açık olan mekanlarda tuzaklarına düşürüyorlar. Burada hem vali, hem emniyet  müdürü hem de kaymakamlarımız sorumludur. Bu sadece dünyaya ait hukuki normlarla  çevrelenen bir sorumluluk değildir. Anne ve baba çocuklarını şehre gönderiyor. 'Devletin polisi devletin kurumu benim çocuğumu muhafaza etsin' diyor. Gecenin  dördünde bir mekandan çıkıp zihniyle beraber üniversite okumaya gelen bir genç  kızımızın oranın önünde yere yığıldığı görüntü bizim ayıbımızdır. Vallahi  bizim  ayıbımızdır billahi bizim ayıbımızdır.  Eğer biz o ailenin güvenini boşuna  çıkarıyorsak sorumluluğumuzu da yerine getirmiyoruz demektir. Bu kadar açık. Ben  İçişleri Bakanı olarak bu konuda içimin yandığını, bir düzenlemelerin ardı ardına  lazım geldiğini ifade etmek istiyorum. Benim de çocuklarım var. Perişan oldum. Onun için özellikle son zamanlarda içimi kavuran bir hadisedir. Buna karşı  tedbirler alıyoruz."