Yurt içinden ve dışından SÖZCÜ’yü destekleyen mektuplar ve mesajlar geliyor.

Bizlere manevi güç kazandıran tüm okurlarımıza teşekkür ediyorum.

İngiltere’nin Kuzeybatı’sında büyük bir kent olan Liverpool’da yaşadığını belirten Mümtaz Kiraz adındaki okurumuzun mektubu, diğer yüzlerce okur mektup ve mesajlarının özeti gibi... Şöyle diyor:

“FETÖ’cü olmayan ve olmaları da mümkün olmayan gazetecileri hapse mahkûm etmek, hakiki FETÖ’cüleri herhalde çok sevindiriyor.

Gerçek FETÖ’cü oldukları için haklı olarak mahkûm edilenler için bile içimizde şüphe doğdu: ‘Acaba bunlar da masum mu?’ diye düşünmeye başladık.

Ben özgür yaşanan bir ülkeden, Birleşik Krallık’tan, ‘Güzel Türkiyeme’ hüzünle bakıyorum. Ülkemizde olup bitenleri internet haber sitelerinden, özellikle SÖZCÜ’nün internet haberlerinden izliyorum.

Batı dünyasındaki imajımız, her geçen gün biraz daha geriliyor.

Özgür ülkelerdeki insanların gözünde ülkemizin bu hale geldiğinizi görmek beni son derece üzüyor ama elden ne gelir ki?
Türkiye’yi yönetenler Batı’da demokrasiyle yönetilen toplumların nazarında nasıl bir hale geldiğimizin farkında değiller mi?”

★★★

Okurlarımız SÖZCÜ Gazetesi’nin sahibi Burak Akbay hakkındaki “yakalama kararı” ile “Kırmızı Bülten” talebinin mahkeme tarafından kaldırılmasına çok memnun olduklarını bildiriyorlar.

“Adalet er veya geç yerini bulacak. İftiraların can yakmadığı, yalana itibar edilmeyen bir Türkiye istiyoruz” diyorlar.
Yurt içinde ve yurt dışında destek veren tüm okurlarımıza binlerce şükran...

Salatalığa da zam var!


Gazeteci meslektaşımız Nur Gürkan, “Tüm yiyecek fiyatları artarken salatalık, nam-ı diğer hıyar da bundan nasibini almış ve kilosu 12 lira 75 kuruş olmuş. Ve ben de hoşgörünüze sığınıp, bu konudaki bir dörtlüğümü sunuyorum” diyor.

Meslektaşımızın dörtlüğü şöyle:

“Gönlü kara insanlar

Etrafına nur saçmaz,

Hıyar tohumundan da,

Hiçbir zaman gül çıkmaz!”

TEBESSÜM

Çok bilmiş ahmaklar!


Fikir bilgiyle desteklenir.

“Bilgi, sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” sözü rahmetli Uğur Mumcu’ya aittir.

İnsanları dörde ayırır:

1) Bazısı bilmez, bilmediğini de bilmez.

2) Bazısı bilmez, bilmediğini bilir. O cahildir, eğitilir.

3) Bazısı bilir, bildiğini bilmez. O uykudan uyanır.

4) Bazısı bilir, bildiğini bilir, o bilgedir, peşinden gidilir.

★★★

Son zamanlarda bir şey bilmeden televizyonlarda, orada-burada ahkâm kesenler çoğaldı. Onları dinledikçe aklıma şu fıkra geliyor:

Çok bilmiş (!) biri, kurbanın tarihçesinden laf açılınca anlatmaya başlamış:

“Efendim, çocuğu olmayan Hz. Davut, Allah’a yakarmış:

Yarabbi bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeceğim!’

Davut’un duası kabul edilmiş, Allah ona bir kız çocuğu göndermiş, adını Ayşe koymuş...

Zaman geçmiş, çocuk büyümüş, Allah’a kurban edilecek yaşa gelmiş, Davut kızını yatırmış, tam kesecek, meleklerden Azrail, gökten bir keçiyle inmiş;

‘Ey Davut, kızının yerine bu keçiyi kurban et!’

Çok bilen, her şeyi bilen adam etrafına bakmış:

‘Şimdi anladınız mı?’

Dinleyenlerden biri ayağa kalkmış:

Ulan neresini düzelteyim? Hazreti Davut değil, Hazreti İbrahim, kurban edilecek çocuk kız değil erkek; Hz. İsmail... Gelen melek Azrail değil Cebrail, kurban edilen de keçi değil, o koç!

Ulan hangisini düzelteyim?”

GÜNÜN SÖZÜ

Savaş, uluslararası yasalarla düzenlenen “Serbest cinayet işleme” hakkıdır!